ANLATIM

Depremler hayatımızın bir gerçeği. Her ne kadar depreme dayanıklı yapılar inşa etsek ve yeni teknolojiler ile depremleri erkenden öngörmeye çalışsak dahi afetlerden tam anlamı ile korunamıyoruz. Gerek şehirlerimizin fay hatlarına çok yakın veya üzerinde kurulmuş olmaları, gerekse depremlerde oluşan balık kılçığına benzeyen yeni kırıkların yapılarımızın altından geçme ihtimalleri ve nihayetinde sağlıklı ve organize olamayan hatta yeterliliği tartışılacak yardım kuruluşlarımız deprem afetlerinde can kaybı risklerimizi arttırıyor. Her orta ve büyük ölçekli deprem sonrası yaşanan manzaralar hafızalarımızdan çıkmıyor.

Uçaklarda kullanılan Kara Kutu Sistemleri bir kaza yaşansa da yaşanmasa da tüm verileri kayıt altına alan sistemlerdir. Kaza durumunda bu kutulardaki veriler incelenerek kazaların sebepleri ve tekrar olmaması için bir dizi tedbirin alınmasına rehber olurlar. Neden Deprem afetleri için de bu mantık kullanılmasın ? Bunca Deprem Felaketini yaşamış olan coğrafyamızda, teknoloji ve yapay zeka bu denli gelişmiş iken neden deprem afeti ve sonrası için yüksek teknoloji bir sistem geliştirmeyelim diye düşündük. Deprem erken uyarı sistemleri kendimizi güvenli bir alana ulaştırmamızı sağlayacak yeterli süreyi henüz veremiyor iken ve depreme dayanıklı olsa dahi yapılarımızın altından geçebilecek yeni fay kırıkları ihtimalleri bizleri alternatif bir sistem üzerinde düşünmeye zorluyor.

İşte Deprem KaraKutu Fikri bu doğrultuda ortaya çıktı.

Öyle bir sistem yapmalıydık ki;